Türkçe Yazılar

Materyalizmin Sonunun Başlangıcı

[29 Ağustos 2005 tarihli Yeni Şafak gazetesinde yayınlandı] Cevdet.jpgGeçenlerde Abdullah Cevdet'in ismini taşıyan bir sokağa Meclis kararıyla yeni bir ad verilince, medyamız bu "Osmanlı aydını"nı yeniden hatırladı. Hatıra gelen en önemli şey de Abdullah Cevdet'e atfedilen "bu milleti adam etmek için Batı'dan damızlık erkek getirmek gerek” lafıydı. Abdullah Cevdet'in tam olarak böyle deyip demediğini bilmiyorum. Ama aslında bundan daha da önemli bir şey söylemiş, daha doğrusu ileri sürmüştü: Cevdet'e göre, Osmanlı'nın gerilemesinin sorumlusu din, kurtuluşunun yolu ise bilimdi. Sadece Abdullah Cevdet değil, Osmanlı'nın son devrindeki diğer pek çok Batılılaşmış "aydın" da böyle düşündü. "Dinin toplumsal gelişmenin en büyük engeli olduğuna ve yerini bilime bırakması gerektiğine" inandı. Dahası bu fikri haleflerine miras bıraktılar. Tek Parti döneminin Halkevleri'nde veya Köy Enstitüleri'nde verilen "eğitim"in temelinde de, sözkonu din-bilim çatışması teması yatıyordu. Aynı tema sonraki devirlerde bir yandan Marksist sol, bir yandan da Jakoben elit tarafından ayakta tutuldu. Bugün de Türkiye'de din hakkında yürütülen tartışmaların bir tarafının zihninde hala aynı şablon var. Bu tartışmalar genellikle başörtü yasağı veya imam-hatip fobisi gibi yüzeysel "cephe"ler üzerinde yürüyor. Ama derine inilince, "cephe"nin bir tarafında, ikide bir bilimin yol göstericiliğinden söz eden ve dinin temel inançlarını "bilime aykırı" bulanların var olduğu açıkça görülebiliyor. Durum bu... Peki, bu durumda Müslümanlar ne yapmalı? Önce şunu tespit edelim: Bu durum karşısında "efendim, din-bilim çatışması denen şey Batı'nın meselesidir, Katolik Kilisesi'nin marifetidir, bizi ilgilendirmez" demek yeterli değil. Çünkü din-bilim çatışmasından söz edip duranlar, her ne kadar lafa çoğu kez Kilise-Galileo çatışması hikayesinden girseler de, aslında genel olarak tüm İlahi dinlerin bilimle çatıştığını düşünüyorlar. Çünkü onlara göre, bu dinlerin en temel inancı olan Yaratılış, yani "Allah vardır, evreni ve canlıları O yaratmıştır" cümlesi bilime aykırı... Bilimin, Yaratılış'ı reddeden materyalist felsefeyi doğruladığını sanıyorlar. Dolayısıyla, yüz küsür yıldır Abdullah Cevdetler doğuran kaynakla yüzleşmek için, başka her şeyden çok materyalist felsefeyle hesaplaşmak gerekiyor. Materyalist felsefeyle hesaplaşmak ise, "materyalizm dinimize aykırıdır" demekle olmaz tabi. Çünkü materyalist olanlar zaten bu aykırılığın gayet iyi farkındalar ve zaten onun için dini "boş inanç" sayıyorlar. Hesaplaşma ancak, materyalizmi, kendi kabul ettiği kıstasa göre yargılamakla olabilir. Yani gereken, materyalizme bilim yoluyla meydan okumaktır. Denebilir ki, bu zor bir iş ve neresinden başlayalım... Bu soruyu soracak olanlara iyi bir haber var: Son 15 yıldır materyalizme bilim yoluyla zaten meydan okunuyor. Hem de beşiği olan Batı medeniyetinin tam merkezinde. 90'lı yılların başlarında itibaren bir grup Batılı bilim adamı, materyalizmi ve özellikle de onun en önemli dayanağı olan Darwinizm'i sorguluyor. Evreni ve canlılığı rastlantıların ve amaçsız doğal güçlerin ürünü sayan bu iki "izm"e karşı, tüm bunlarda aslında bir "Tasarım"ın izleri olduğunu gösteren kanıtlar ortaya koyuyorlar. "Akıllı Tasarım" (Intelligent Design) teorisi çerçevesinde, biyokimyasal mekanizmalara, canlıların vücutlarına, fosillerin mesajına ya da astrofiziğin bulgularına dayanarak, "evren ve yaşam rastlantıların ürünü olamaz, yaratılmıştır" diyorlar. Son aylarda Türkiye'de de gündeme gelen Akıllı Tasarım teorisinin bilimsel merkezi konumundaki Discovery Enstitüsü, ünlü "Wedge Document"da amacını şöyle özetlemiş: "Bilimsel materyalizmi, tüm yıkıcı ahlaki, kültürel ve siyasi miraslarıyla birlikte yenmek; materyalist teorilerin yerine, doğanın ve insanların Allah tarafından yaratıldığını öngören Teistik anlayışı yerleştirmek." Ve teori amacına emin adımlarla ilerliyor. Yüzlerce bilim adamı tarafından destekleniyor. ABD'nin bazı eyaletlerinde Darwinizm'e alternatif olarak ders kitaplarına girmeye başladı. O kadar güçlü ki, dünyanın en ünlü ateist düşünürlerinden biri olan İngiliz felsefeci Anthony Flew'ün bile "ateizmi terk ediyor ve kabul ediyorum ki bir Yaratıcı vardır" demesine neden oldu. Akıllı Tasarım teorisinin en önemli yönü ise, karşı tarafın, yani materyalistlerin aksine, bilimin tanımı üzerinde egemenlik kurmaya çalışmaması. O taraf "bilim materyalizme dayanmak zorundadır" diyor. Ama Akıllı Tasarımcılar "bilimi özgür bırakalım, objektif kılalım" diyorlar sadece. Materyalizmi yıkmak için o kadarı yetiyor zaten. Çünkü zaten aslında bilim materyalizmi hiç bir zaman onaylamamış, ama materyalizm onun üzerine empoze edilmişti. Şimdi ise bu yanılgıyı çözmenin zamanı geldi. Ve çözülen, sadece Batılı değil aynı zamanda yerli materyalistlerin, Abdullah Cevdet ve benzerlerinin "dünya görüşü" olacak. Az şey değil bu... Akıllı Tasarım'ı izlemeye devam edin...
All for Joomla All for Webmasters